Fitness Birebir Özel Ders – Mesut Ertüzün Pt Studio

Diyet Lif

DİYET LİFİNİN ÖZELLİKLERİ ve SAĞLIK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Diyet lifi; insan ince bağırsağında sindirilmeyen buna karşılık kalın bağırsakta tamamen veya kısmen fermente olan, bitkilerin yenilebilir kısımlarıdır. Sindirim enzimlerinden etkilenmediği için diğer besin öğeleri gibi sindirimi yapılamayan ve bitkilerde bulunan çeşitli kompleks maddeler lif olarak adlandırılmaktadır. Lifler, sebze meyvelerin kabuk, zar, sap, çekirdek gibi sindirilmeyen nispeten daha katı kısımlarını İfade eder. Diyet lif suda çözünen  ve suda çözünmeyen olmak üzere iki grup altında incelenmektedir. Çözünür lifler suda çözünerek bağırsaklarda bir tür jel oluştururlar. Yulaf ezmesi, arpa, barbunya ve çeşitli meyve-sebzeler bu grupta yer alır.Çözünmez lifler suda çözünmezler.

Çözünmek yerine sindirim sisteminden neredeyse bozulmadan geçerler. Buğday kepeği, tam tahıllar, birçok sebze ve meyve kabuğu bu grupta yer alır.Diyet Lifin İnsan Sağlığı Üzerindeki Yararlı EtkileriGünümüzde tüketicilerin hızlı tüketilebilen gıdalara olan taleplerinin artması diğer taraftan bedensel etkinliklerinin azalması ve yanlış beslenme alışkanlıkları sonucu; kalp damar hastalıkları, sindirim sistemi hastalıkları, aşırı şişmanlık, diyabet ve barsak hastalıkları gibi bazı sağlık problemleri artış göstermiştir. Diyet lifinin kolon kanseri, obezite, kalp-damar hastalıkları gibi bazı rahatsızlıklar üzerine olumlu etkisi yapılan çalışmalarla ortaya çıktıktan sonra diyet lifi tüketiminin önemi artmıştır. Ayrıca, diyet liflerinin obezite, tansiyon, hemoroit, ishal, bazı bağırsak rahatsızlıkları, hipertansiyon, damar ve bağışıklık hastalıkları üzerine etkileri olduğu belirtilmektedir. 

Bağırsak fonksiyonları ile ilişkisi Gıdalar genellikle sindirim enzimleri yardımı ile parçalanırken, diyet lifi sindirim enzimlerinden etkilenmeyerek sadece barsak içerisinde bulunan yararlı bakteriler tarafından parçalanmaktadır. Bu olaya kolonda fermentasyon denilmektedir. Kolonda fermentasyona uğrama yüzdesine göre diyet lifinin barsak sağlığını daha iyi koruduğu bildirilmektedir. Toplam diyet lifinin yaklaşık yarısı bağırsakta fermentasyona uğramaktadır. Çözünür lif daha çok fermente olmaktadır. Örneğin; kuru baklagiller %100 fermente olurken kepek ve buğday % 20–80 arasında fermente olmaktadır.

Bu nedenle kuru baklagillerin düzenli tüketilmesi barsak sağlığı açısından oldukça olumlu olduğu bildirilmiştir. Diyet lifinin enerji değeri düşük olması ve su çekici özelliğinden dolayı mide içeriğinin viskozitesini arttırarak midenin boşalmasını geciktirmektedir. Mide boşalmadığı için bireyin yeme isteği azalmaktadır. Ayrıca diyet lifi içeren gıdaların çiğnenerek yutulmasının uzun süre alması, tokluk hissi yaratmaktadır.

Diyet lifi yüksek bir diyet, bol su içimi ile desteklendiğinde daha uzun süre tokluk hissi yaratılacağı bilinmektedir. Diyet lifler, kalın bağırsak ile ilişkili bazı hastalıkların nedeni olarak bilinen organik bileşikleri bağlama veya seyreltme yeteneklerinden dolayı kalın bağırsak sağlığı ile ilişkilendirilmiştir. Suda çözünmeyen lifler barsak hareketleri ve barsak geçiş süresi üzerinde olumlu etkilerde bulunmaktadır. Diyet lifi alımının artışı ile fekal hacmin arttığı ve barsak geçiş süresinin kısaldığı belirtilmiştir. Dışkı miktarındaki artış, esas olarak diyet liflerin su bağlama özelliklerinden kaynaklanmakta, bu durum kabızlığın önlenmesine yardımcı olmaktadır. Diyet lifinin kolon-rektum kanserlerini önlemede etkili olup; kolon bakteri florasını değiştirir, toksik metabolitlerin oluşumunu azaltarak ve dışkı atımını hızlandırır böylece toksik metabolitlerin barsak hücreleriyle temas sürelerini kısaltılmasını sağlar.


Serum Lipidleri ile İlişkisiYağ metabolizmasında yer alan safra asitleri, karaciğerde kolesterolden sentezlenmekte olup, sindirim sistemindeki işlevini tamamladıktan sonra portal kan dolaşım sistemi ile yeniden karaciğere dönmektedir. Yüksek diyet lif içeren diyetlerde, safra asitleri lifler tarafından absorbe edilmekte, dolayısıyla geriye dönmeyip dışkı ile atılmaktadır. Bu kayıp kandaki kolesterolün karaciğerde safra asitlerine dönüştürülmesi ile karşılanmakta ve böylece serum kolesterol seviyesinde düşme görüldüğü belirtilmektedir. 

Diyet lifi tüketiminin kandaki kolesterol seviyesini %20’den fazla düşürdüğü ortaya konmuştur. Bu nedenle diyet lif tüketimi özellikle kalp-damar hastalıkları riskinin azaltılması açısından büyük önem taşımaktadır. Karbonhidrat Metabolizmasındaki RolüDiyet lifi eksikliği ile ilişkili olduğu düşünülen rahatsızlıklardan biri de diyabettir. Yüksek oranda diyet lifi tüketiminin serum glikoz düzeyini ve insülin gereksinimini düşürerek diyabetli bireylerde yarar sağladığı bilinmektedir. Kompleks karbonhidratlarla birlikte bulunan çözünebilen lifler glikozun çok yavaş bir şekilde kan dolaşımına verilmesini sağlayarak, kan şekerinin vücut tarafından absorbsiyonunu düzenleyip, kandaki şeker düzeyini ayarlamaktadır. 

Yapılan klinik çalışmalarda yüksek lifli diyetlerin, diyabet üzerine etkisi araştırılmıştır. Özellikle suda çözünebilir lifin yemek sonrası glikozu ve insülin konsantrasyonunu hem diyabeti olan hem de olmayanlarda düşürdüğü görülmüştür. Ayrıca diyet liflerinin karbonhidrat emilimini ve tokluk kan glikoz düzeyini azalttıkları rapor edilmiştir. Diyabetliler için günde 25-50 g/gün diyet lifi sağlayan besinlerin tüketilmesi önerilmiştir. Mineral absorpsiyonu ile arasındaki ilişkiDiyet lifi içeriği yüksek gıdalar rafine gıdalara göre genellikle daha yüksek düzeyde mineral madde içerdikleri (örneğin tahıl kepeği) için vücuda alınan mineral madde miktarını arttırmaktadırlar. 100 gram buğday kepeği insan vücudunun günlük potasyum, fosfor, bakır, çinko, kükürt ve magnezyum ihtiyacının hemen hemen tamamını karşılamaktadır. Ayrıca, diyet lifinin minerallerin biyoyararlılığı üzerine de olumlu etkileri olduğu bildirilmektedir. SonuçGünümüzde tüm dünyada, sağlıklı yaşam için sağlıklı beslenme kavramı içerisinde diyet lifli ürünler giderek önem kazanmaktadır.

Diyet liflerin özellikle çağımızın önemli sağlık problemlerinden, obezite, kalp-damar hastalıkları, diyabet ve bazı kanser türlerinin oluşumunun engellenmesinde önemli rol üstlendiği bilinmektedir. Bu nedenle diyet lifinin kimyasal ve besleyici özelliklerinin iyi bilinmesi, kullanım olanaklarının arttırılması için bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Gelecekte, yeni lif kaynaklarının bulunması, fonksiyonel özelliklerinin geliştirilmesi ve sağlık üzerindeki olumlu etkilerinin araştırılmasının artan bir önemle devam edeceği düşünülmektedir.Dünyadaki birçok sağlık kuruluşu tarafından diyet  lifi tüketiminin arttırılması önerilmektedir. Bu tüketimin günde 25–30 g arasında olması tavsiye edilmektedir. Özellikle alınması gereken 25–30 g diyet lifin 5–7 g’ını suda çözünebilen liflerin teşkil etmesi gerektiğini ifade edilmektedir.

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required

X